Esmau'l Hüsna! EL-BARİ
Allah'ın güzel isimleri, el bari,

Bir örneği olmadan canlıları yaratan. [700] Eşyayı ve her şeyin âzâ ve cihazını birbirine uygun ve mülayim bir halde yaratan. [701]
"İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır." [702]
Alimler "el-Buraye" bir model olmaksızın yaratma kelimesinin halk (yaratma) ve tasvir (şekil verme) kelimeleri arasında bir şey olduğunda icma etmişlerdir. Bu durum Esmâ-i Hüsnâ'nın tertibine de uygundur. Çünkü tertib "el-halik “el-bariu'l-musavir" şeklindedir. Bu durumda ise tasvir takdiren evvelce olup "Buraye" ise bunlar arasında geçmektedir.
"El-Bari", "Ber" veya "buru" mastarından gelmiş olup "bir şeyin diğer bir şeyden kurtuluşu, hoş olmayan hastalık, kusur vb. şeylerden azade olma" manasına gelip, hastalıktan bir kimsenin kurtulması veya borçlunun borcunu eda etmesi halinde bu kelime kullanılır. İşte bundan dolayıdır ki Allah'ın bu güzel ismiyle Cenab-ı Hakka bela, musibet ve afetlerden kurtulmak için dua ederiz.
El-Bari'nin mahlukâtın özünü afetlerden koruması manasına alınması da muhtemeldir. Hatta bu kelimeyi takdir ve ilk yaratılış metafizik aleminden, fizik alemine geçiş anlamına almak da mümkündür.
Alimler, Haşr sûresinin son ayetindeki yaratmakla ilgili Halik, Bari ve Musavvir isimleri arasındaki farkı; Halik, yaratılacak şeyin bütün ayrıntılarını bilip takdir eden, projelendiren, Bari, bunu fiilen uygulama sahasına koyup meydana getiren, Musavvir kendine has özelliklerini verendir, şeklinde belirtmişlerdir. [703]
Ayrıca fiil ve sıfat sigalarıyla "yaratmak, beri olmak" manasında Allah'a nisbet edilmektedir. [704]
Her şeyin vücûdu mütenâsip, yâni âzası, hayat cihazları ve anâsırı keyfiyet i'tibariyle birbirine uygun ve yaraşık olarak yaratıldığı gibi, her şeyin hizmeti ve faydası umumî ahenge uygun yaratılmıştır. Öyle ki, bütün eşya birbirine lâzım ve mülayim ve bu namütenahi âlemler gûyâ ki, bir tek makina imiş gibi her şey, bir şey için ve bir şey, her şey içindir. [705]
Kula Gereken Şey:
Hilkatin bu kânununu örnek tutarak kendisine bağışlanan kuvvetleri yerli yerinde ve yaradılış i'tibariyle vazîfesine uygun olarak kullanmak, bunun hilâfına hareketten sakınmaktır. Meselâ:
Allah'ı bilmek için verilen akıl ve fikri, O'nu inkâr yolunda kullanmak tamamiyle çarpık ve ters bir muameledir. Umumî âhenge aykırı bir yoldur. [706]
[700] Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları:164.
[701] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 64.
[702] Beyyine: 98/7
[703] Bekir Topaloğlu, 'Bari', DİA, V. 73
[704] Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları:164-165.
[705] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 64.
[706] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 65.