GENETİĞE İŞLENMİŞ MATEMATİK
Haber detay

 Kâinat, ilahi sanatın sergilendiği, O’nun rahmet eserlerinin tanıtıldığı, haşmetinin sunulduğu bir yerdir. Bu sergiyi seyreden akıl ve şuur sahipleri anlar ki yaratılmışlarda ve onların icatlarında meydana gelen değişimler, tesadüf ve başıbozukluk değil, ilahi tasarrufun hikmetli icrasıdır.

         İnsanoğlu ibret nazarıyla kâinata baksa her şeyde, bir rahmet hazinesinin üzerinde kilidi açılmaya hazır bir kapı bulur. Yeter ki insanoğlu bu kapılardan birine eline atıp açmak istesin, istesin ki bu kapılardan birinin arkasında ibret nazarıyla kendisini hayran bıraktıracak olan hayat maddesi, bilgi deposu ve şifreler yumağı genlerin her birinin kendinde sakladığı Kâinat Sultanının Adl ve Mukaddir isminin tecellisi olan matematiği görebilsin.

       Genetik, biyolojinin bir dalı olup Kâinat Sultanının her canlıya ve o canlının devam eden nesline aktarılmasını sağladığı kalıtsal özelliklerinin incelendiği bilim dalıdır. Nesiller boyu genetik özellikleri taşıyan ve bileşimindeki bütün canlıları kendi damgasını vurarak verasetin geçişini sağlamıştır. Genetik biliminde 1950’lere kadar eksik olan şey genetik malzemenin fiziksel yapısının anlaşılmamış olmasıydı. Bu konuda araştırmalar yapan Ateist Dr. Francis Crick ve arkadaşlarına Nobel Tıp ödülü almaya hak kazandıran DNA’nın yapısını inceledikten sonra ‘’DNA’da Allah’ı gördüm.’’ itirafında bulunmaktan kaçınmamıştır. Ve hücrelerin özelliklerinde, hücrelerden meydana gelen canlı vücutlarında, tabiatta yer tutan canlı cansız bütün varlıklarda hep aynı kader programının görüldüğü belirtilmiştir.

        Gramın 1,7 milyonda biri kadar küçüklüğündeki zigotun yüz trilyonluk bir canlı vücudunu meydana getirdiği ana kadar geçirdiği safhalar, en ince ayrıntısına varıncaya kadar hassas bir plan ve bir matematiksel ölçüyle yürütülür. Zigot önce ikiye bölünür. Sonra bölünmeler ikinin katları şeklinde devam eder. Hücrelerden biri beyni, diğeri başka bir organı, mesela ayağı, bir diğeri ayaktaki kasları, bir başkası sinirleri meydana getirir. Bir noktaya varılır ki çoğalma biter. Çünkü ihtiyaç duyulan bütün organlar tamamlanmış hücre sayısı artık trilyonları bulmuştur. Onca organ ve duyguyu vazifelerine uygun tarzda, ölçülü, planlı, programlı olarak geliştirmek, yerli yerine ve zamanı gelince yerleştirmek akılsız ve şuursuz olan hücrenin işi olabilir mi? Küçük bir hata ve yanlışlığı çok şeylere mal olabilecek bu hassas kodlamayı, akılsız, düşüncesiz hücrelerin kendi başlarına yapabileceklerini düşünebilir miyiz?

          Şuursuz hücrelerin şuurluca hareketleri, ancak her şeyi bilen bir ilim ve kudretin sevk ve idaresiyle olabilir.

          DNA’nın keşfi karanlık birçok noktayı aydınlatmakla birlikte evrimcilerin ‘’Canlılar tek hücrelilerden gelişmiştir’’ şeklindeki teorilerini çürütmüş ve Kâinat Sultanının maharetinin ihtişamı, muazzam bir matematiksel kodlamayla gözlerimizin önüne serilmiştir.

          Matematik ve istatiksel modeller birçok bilim dalının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Server-i Zişan peygamberimizin ‘’Allah Teâla hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç var etmiştir. Öyleyse tedavi olun.’’ Hadisini kendilerine rehber edinen bilim adamları birçok hastalığın (kanser, kalp hastalıkları..) teşhis ve tedavisinde matematiksel tıbbı kullanmışlardır. DNA spirallerinin temel geometrisinden tutun, kısmen ileri düzey Hard- Weinberg yasasına kadar, göz rengi, kan grubu, kadın-erkek farkları olmak üzere nice özelliği açıklayan ve aydınlatan matematiksel modeller geliştirilmiştir.

   “Evren geniş bir düşüncedir. Her parçacıkta, her atomda, her molekülde, her hücrede hiç kimsenin haberi olmadan yaşayan ve çalışan, HER YERDE HAZIR VE NAZIR bir şey var.” Jean GUİTTON

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Haber detay

Reklam

Haber detay

Anket