Arapça lisanında aralarında lafız ve mana uygunluğu bulunan bir kelimeden başka bir kelime türetmek mümkündür. Hal böyle olunca üç harften müteşekkil ilah kelimesinden aşağıdaki mana ve kelimeleri türetmek mümkündür.
1. "Lahe/yelihi/liiha" "yükseldi" manasında (ala-irtefea) gelebilir. Mesela güneş yükselip göğün arkasına geldiği zaman güneş yükseldi manasında "lahet'iş-Şemsu" denilmiştir. Bundan dolayı güneş ilah diye isimlendirilmiştir.
Nitekim Cevheri, bir kısım insanlar güneşe saygı gösterip onu prestij ettikleri için güneş "Elaha" diye isimlendirilmiştir" der. Bazen ay da bunun gibi isimlendirilmiştir. Zira ateşin cevheri ulvî olduğu için ona saygı duyan ve ihtiram gösterenler bulunmuştur. Fakat Allah Teâla bunlar hakkında şöyle buyuruyor:.
"... Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı?" [379]
"Sizden, sözü gizleyenle onu açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüzün yürüyen (Onun ilminde) eşittir."[380]
"Allah, kullarının üstünde her türlü tasarrufa sahiptir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır."[381]
"Allah (c.c.) kudretiyle her şeyin üzerindedir.”
(Yani arşın sahibi Allah'ın, yüksek dereceleri vardır.)" [382]
2. "Elihe" kelimesi "ilahe/yelihu ve ilahen", "örtünüp gizlendi" aynı şekilde "irtefea" yükseldi manasına gelir. Zira O Allah ki kalpler ondan huşu duyar.
"Eğer biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz." [383]
"Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tura) gelip de Rabbi onunla konuşunca; (Rabbim!) "Bana (kendini) göster, seni göreyim!" dedi. (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, Sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim." [384]
Gözler dünyada Allah'ı nasıl görebilsin ki? Zira O: "Gözler Onu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdâr olandır."[385] buyuruyor.
"İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur'ân'ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması, yetmez mi?" [386]
3. "Elihe" kelimesi harflerin yer değiştirmesiyle "ehile, ehil" olarak geldiğinde birini ehil görmek layık olmak manasında "işta'hele ve yuşta'hele" şeklinde kullanılmıştır. Gerçekte Allah'tan başka kim uluhiyyete lâyık olabilir ki?
"... Sakınılmaya lâyık olan da O'dur, mağfiret sahibi de O'dur." [387]
4. Yine harflerin yer değiştirmesiyle "ve ilahule hael haula" "bir işten korkmak manasında" kullanılmıştır. Rahmetini umduğumuz, azabından korktuğumuz yegane varlık ise sadece Allah (c.c.)'dır.
"Allah kuluna kafi değil midir? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar." [388]
"Hayır! Kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun Rabbinin indinde ecri (mükâfatı) vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun olacak değillerdir!"[389]
5. "He lam lam" harflerinden müteşekkil olduğu zaman sesi yükseltme manasında "helilu" şeklinde gelir. Çocuk doğduğu zaman çığlık attığında "istahlele elmatar" denir. Yağmur yere düşüp ses çıkardığında "yağmur hışırtı yaptı" denir. Allah ise bir kulu imdad dileyerek ona dua ettiği zaman zorda kalanın ihtiyacını giderir. Kederleri kullarından kaldırır. [390]
"Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır. Sonra size bir zarar dokunduğu zaman da yalnız O'na yalvarırsınız." [391]
Yine aynı şekilde hac ve umrede telbiyede bulunan kimseye "hehilun" denilir, "ehilu bil hacci" yani telbiye yaparak sesi yükseltmeye denir. "La ilahe illallah" kelime-i tevhidine "ihlâl, tehellül" denir. Bu cümleden olarak kelime-i tevhide gözlerinden şıpır şıpır yaş döküldü manasına gelen "tehellulun" denilmiştir. Zira Cenab-ı Hak:
"Gaybı bilen Rabbim hakkı için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Ondan gizli kalmaz.[392]
"Denizde başınıza bir musibet geldiğinde, Ondan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider..." [393] buyurmuştur.
Müfessirler "vema ehille bihi gayrullah" yani "Allah'ın ismi dışında bir isim zikredilerek putlar adına kesilen" şeklinde tefsir edilmiştir. Bu yüzden Allah mü'minlere leşi, kanı haram kıldığı gibi Allah adına kesilmeyen hayvanların etlerini de haram kılmış ve:
"Allah size ancak ölüyü, (leşi) kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı."[394] buyurmuştur.[395]
[379] Yûsuf: 12/39
[380] Ra’d: 13/10
[381] En’am: 6/18
[382] Gafir: 15/15
[383] Haşr: 59/21
[384] A'raf: 7/143
[385] En’am: 6/103
[386] Fussilet: 41/53
[387] Müddessir: 74/56
[388] Zümer: 39/36
[389] Bakara: 2/112
[390] İbni Faris, Kitabu'l-Makayîsi'l-lugati
[391] Nahl: 16/53
[392] Sebe: 34/3
[393] İsra, 17/67
[394] Bakara: 2/173
[395] Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları: 70-77.
Benzer Haberler
MARİFETULLAH
RAHMAN ve RAHİM
EL-HAKİM NE DEMEK? - El Hakim Esması - El Hakim Anlamı - Geniş bilgi
YA HAYY: EBEDİ BİR HAYAT İÇİN
YA TEVVAB
YÂ ŞÂFİ
Esmaü'l Hüsna: ALLAH
KUR’AN VE SÜNNET IŞIĞINDA ESMA-İ HÜSNA ŞERHİ