Hicretin tarihi bin yüz on beş oldu ol bahar; Kal’ayı Ahsan‘da İbrahim Hakkı doğdu zar.
Babası Tillo’ya (Aydınlar) gidip orada Şeyh Aziz’e bağlanmıştır. Dokuz yaşındayken İbrahim Hakkı da babasının yanına, Tillo’ya gitmiş, ancak 1720’de babasının ölümü ile Erzurum’a, amcasının yanına dönmüştür. Orada tahsiline devam ettikten sonra, İbrahim Hakkı, 1728’de tekrar Şeyh’in yanına gelmiş ve Şeyhi İsmail Fakirullah ölene kadar da orada kalmıştır. Daha sonra Istanbul’a giden İbrahim Hakkı orada, Sultan 1. Mahmud’un (1730- 1745) Saray Kütüphanesi’nde çalışmıştır. Akabinde onun müderrislik yapması uygun görülüp, Erzurum’da Abdurrahman Gazi Zaviyedarlığı verilmiştir. 1755’de ikinci kez İstanbul’a gitmiş ve orada meşhur ansiklopedik eseri Maarifetname’yi kaleme almıştır. Erzuruma döndükten sonra Abdurrahman Dede Tekkesi Zaviyedarlığına getirilen hazret, 1763’de tekrar Tillo’ya dönmüş; orada eski hocası ismail Fakirullah ‘ın torunu Fatma Azize ile evlenmiştir. İbrahim Hakkı hazretleri 1798’de hastalanarak vefat etmiştir.
İbrahim Hakkı Hazretleri,Tefsir, hadis, fıkıh gibi nakli ilimlerin yanında akli ilimlerde de zamanın önemli şahsiyetlerindendi. Biyoloji, Fizik, kimya, matematik ve astronomiye kadar devrindeki ilimlerin çoğuyla meşgul olmuştur. Ay’ın hareketlerini incelemiş, yerkürenin enlem ve boylamlarını belirtmiştir. Canlılar hakkında bazı teoriler ileri süren Fransız Doktor Lamarc, İngiliz Darwin, Hollandalı Hügo de Vire gibi, Batılı bilim adamlarından çok önce canlıların yapısında , en basitinden en mükemmeli olan insana doğru düzgün bir tekamül bulunduğunu, misaller vererek yazmış, bunun nevilerin (türlerin) değişimi olmadığını da bildirmiştir.
Hayatını çok bereketli bir ilmi terbiye içerisinde geçirmiş ve 40’ın üzerinde önemli eser bırakmıştır. Bunların arasında ‘İlahiname’ adında önemli bir edebi divan da yazmış ve bizlere kazandırmıştır. Eserleri arasında özellikle ‘Marifetname’yi saymak gerekir.
Marifetname, eskiyle yeniyi birleştiren bir ansiklopedi mahiyetindedir. Marifetullah (Allah’ı tanımak)’dan, gökyüzünden, yıldızların hareketlerinden, ay ve güneş tutulmalarından, din, inanç, gelenek ve göreneklerden Nakşibendilik tarikatının esaslarından bahseder. Akıcı bir üslupla kaleme alınmış ve kısa cümlelerden meydana gelmiştir. Çoğunluğu nesir olmakla beraber zaman zaman şiirlere de yer vermiştir. Özellikle büyük ve önemli manalar barındıran şu sözleri çok meşhurdur:
‘Hak şerleri hayreyler
Zannetme ki gayreyler
Mevam görelim neyler
Neylerse güzel eyler.’
İbrahim Hakkı, önsöze başlamadan önce Alem-i Kebir dadiği kainatı ve onun sırlarını şu sözlerle belirtmektedir:’ Allah bütün cihanı insan için ve insanı da ulu varlığının bilinmesi için yaratmıştır. İnsanın bilinmesi nefsimizin bilinmesine bağlıdır. Nefsimizi bilmek, beden yapımızı bilmemize bağlıdır. O da Alemi bilmeye, ve dolayısıyla ilimleri bilmeye bağlıdır.
Bu bölümde, İbrahim Hakkı, Alem-i ekber’den (büyük alem) alem-i asğar (küçük alem) dediği insanı ele alırken, Marifetullah’a kapılar açmaktadır. Kitabın baş kısmında tasavvuf ağırlıklı olmakla beraber daha sonra fenni ilimlerle irtibatını kurarak, Marifetullah’a basamak yapmayı beceren önemli bir ilim adamıdır. Eserinde, ilimler bölümünde soyuttan somuta doğru gider. Başta matematik, astronomi, zooloji, sonra insan anatomisi geniş olarak işlenir. Kitabın sonunda ise adab-ı muaşereti geniş bir şekilde işler. Ona göre İlim; insan şuuru ile obje arasında kurulan doğru münasebettir. İlimleri bir yönüyle kainat ve beden ilimleri, diğer yönüyle beden ve kalp ilimleri diye iki kısma ayıran İbrahim Hakkı Hazretleri, bu konuda ileri sürdüğü görüşleriyle adeta her şeyi kucaklar. ‘Kainat ilmi, beden ilmine yardımcı olduğu gibi, beden ilmi de kalb ilmine yardımcı ve yol göstericidir.’ (C.1, S:32) sözleriyle ilimleri bütünleştirir, insan, toplum, hayat ve kainatı bir bütün halinde kucaklar. Bu nedenle Astronomi, ve diğer müsbet ilimleri öğrenmenin gerekliliğini savunur. Ona göre insan, Allah’ın eseri olan tabiatı ne kadar iyi anlarsa, Allah’ı da o kadar iyi anlamış olur.
İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname adlı eserinde, müsbet ilimler alanında çağına göre oldukça eneteresan izahatlarda bulunur. Astronomi konusunu işlerken, dünyadan güneşten, aydan, yapı ve şekillerinden bahseder. Dünyanın küre biçiminde olduğunu anlatır ve bunu kabul etmeyenlere akli ve nakli deliller getirir. Diğer yaratıklardan da bahsederken, ‘Alemin her ne tarafına bakılsa, şekil küre gibi görünür. Yerde ve gökte müşahade edilen bütün şekiller yuvarlaktır. Bütün alem birbirini kuşatmış, birbirine dokunan küreler halindedir ki iğne atacak kadar boş yer yoktur. (C.4 sh.32) Bu sözleriyle, cisimleri meydana getiren atomların yıldız kürelerine kadar kainatta küre şeklinin hakim olduğunu ifade etmektedir. Onun bu görüşü, daha sonradan Einstein tarafından matematik yollardan ispat edilmiştir. Dünyanın yuvarlığı sadedinde de önemli iddialarda bulunur, detaylı bir şekilde izah eder. (C.4 sh.32) Yüksek dağların, yerin yuvarlak oluşuna engel olmadığını, zarar vermediğini, hikmet ilminden, fizik ilminden yoksun olanların dünyayı düz sandıklarını belirtir:’Yer yuvarlağı çok büyük olduğu için düz görünür. Bu nedenle fiziki bilgileri az olanların aklı, gözünün görebildiğinden öteye gidemez ve bulundukları yeri düz görmekle bütün arzın düz olduğunu zannederler. (C.3 sh.62)
İbrahim Hakkı Hazretleri, Dünyanın kendi ekseni etrafındaki hızını (C.4 sh.41), Ay ve Güneş tutulmasını (C.4 sh. 95-96) beldeler arasındaki saat farkını, (100 şehir için fark cetvelleri hazırladı) günlerin uzayıp kısalma sürelerini hesaplamıştır. Çağının modern ilimleriyle mücehhez olan zat Amerikanın keşfine de yer verir, nasıl keşfedildiğini detaylı bir şekilde anlatır. (C.3 sh. 63) Kıyafetname adını verdiği bölümde, modern psikolojinin çok önemli bir bölümünü işler. Çünkü modern psikoloji de insanın beden yapısıyla karakteri ve bedeniyle ruhu arasında bir münasebet kurmaktadır.
İbrahim Hakkı Efendi, Anatomiyi ’bedenlerin yapılışını bildiren ilim’ diye tarif eder. (C.1, sh. 31) Günümüzde bu tarif değerini korumakla birlikte, sadece biraz genişletilmiştir. İmamı Şafiinin :’Anatomi ilmi, doktorların sermayesi Allahı anlamanın bir vasıtasıdır’ dediğini belirtir. Doktorların bu ilmi öğrenmedeki temel amacın, Allahı bilmek ve Onun kudret ve büyüklüğünü öğrenme hedefi olması gerektiğini belirtir. Anatomi öğrenmenin faydalarını şu şekilde anlatır:
Aklın şaştığı ve hayran kaldığı bu yapıyı benzersiz şekilde ve büyük bir sanat eseri olarak yaratan Cenab-ı Hak karşısında acizliğini anlamak, ve büyük sanatkarın sonsuz kudretini ilmel yakin’le idrak etmek.
Bu harika eseri, incelikleriyle terkip edip süsleyen yaratıcının ne kadar hikmet sahibi olduğunu, yapının şehadetiyle aynel yakin derecesinde anlamak.
Allah’ın bize lütuf yardımlarını, şefkat ve merhametini idrak edip, ondan bizi terbiye ettiğini hakkal yakin idrak etmek.
Bu incelemelerimizden görüyoruz ki, İbrahim Hakkı hazretleri, pozitif ilimleri bile bir ibadet duygusuyla ele alıp, ‘Seni yaratan rabbinin adıyla oku’ (Kalem-1.2) emrine uygun bir şekilde hareket etmektedir. Yani eserden müessire , sanattan sanatkara, yapıdan yapana, bakabilmekte, ilimleri askıda kalmaktan kurtarmaktadır. Yeri geldiğinde Allahın eşsiz kudret ve benzersiz sanatkarlığını gözler önüne sermektedir. Ona göre anatomi, insanın nefsini , kendisini bilmesinin ve bu yolla ‘Marifetullah’a – Allahı bilmeye’ varmanın anahtarıdır.
İbrahim hakkı hazretleri, Marifetname adlı eserinde insan uzuvlarının hikmet ve fonksiyonların en ince ayrıntılarına kadar anlatır. Kısacası insan ve harika yaratılış sırlarını, kainat ve benzersiz işleyişini gözlerimize ve idraklerimize sunarak ‘Sanii hakikiye’ ulaşmamız için önemli yol ve yöntemler veriyor. Günümüzde pozitif ilimler geliştikçe O’nu ve eserlerini daha iyi anlıyoruz. Biz bu makalemizle onun ilim deryasından bir katre sunmaya çalıştık. Vefatının sene-i devriyesini yaşadığımız seydamıza Rabbim rahmetiyle muamele etsin. (Amin)
M.Selim Sabaz - İnzar
Benzer Haberler
İmam Ebu Hanife Kimdir? Hayatı ve Görüşleri
MUSTAFA ÇELİK HOCA KİMDİR?
Bir Değişimin Hikâyesidir Halife Ömer’in Hayatı
Kendi Dilinden Yusuf İslam'ın Hayat Hikayesi
Abdulkadir Molla Ve Bangladeş -1
Biyografi nedir? Özellikleri
Bibliyografya Nedir?
OTOBİYOGRAFİ NEDİR?