Yıkmaya çalışılan bin yıllık kardeşliği ayakta tutma çabasıdır Paloi’nin direnişi.
Hiç değilse Osmanlının Kürdistan bölgesini batının emellerine kurban etmekten kurtarmaktır Şêxi darağaçlarına götüren dert.
Bu coğrafyanın nasıl bir felakete duçar olduğunu kestirebilmektir İhtiyarı ayağa kaldıran.
Kardeşliği kurtarmanın kurtuluş reçetesini kanıyla yazmaktır meşayixe mektup yazmak.
Türk kardeşinin de mazlumiyet ve mağduriyetine yanmaktır Palu’da yakılan kardeşlik meşalesi.
Kutlu bir birlikteliği elde tutabilmektir Kırk yedi yarenin darağacının değersiz tahtalarına ve urganına pervasızlığı.
Yüz yıllık geleceği öngörebilmektir Şêx ve alim olmak.
Elbette ki bu kıyam ve direnişin sebep ve sonuçları üzerinden daha onlarca hüküm cümlesi çıkarılabilir, ki hak ediyor da. Bilindiği üzere Şêx Seid 1925’te silahlı bir direniş ile Osmanlı sonrası silah zoruyla halka dayatılan zorba bir rejime qıyam etmiştir. Bu kıyam üzerine yazılmış sayısız eser var. Şiir, hikâye ve makaleler yazılmıştır. Destanlar yazılmıştır. Sayısız görüş serdedilmiştir. Biz konuyu bu kronolojiyi tekrar mahiyetinde ele almayacağız.
Amacımız konuyu farklı bir pencereden ele almak. Bu kıyam sayısız hüküm cümlesi hamleden bir hamledir dedik. Zira bu qıyam iddia edildiği gibi basit bir toprak elde etme ve hükmetme veya bir tek kavmin bağımsızlığını elde etme mücadelesi değildir. Bilakis et ve kemik gibi bütünleşmiş bir bedeni etine ve kemiğine ayrıştırma ihanetine karşı verilen ayrışmama çabasıdır. Eti ve kemiği ayrıştırdığınızda ne kemiğin sertliği ne de etin yumuşaklığı bedene fayda verecektir.
Şêx Seid qıyamı öyle rastgele bir araya gelmiş bir grubun hesapsız kitapsız verdiği bir karar değildir. Şeyh Said o dönemde bütün imkansızlıklara rağmen Ankara ve İstanbul’un hatta batı başkentlerinin nabzını çok iyi tutmuş. Çok uzun inceleme ve istihbarat çalışmalarında bulunmuş. Ankara, İstanbul ve batı başkentlerinde hasta bedene atılan her neşterin tedavi niyetiyle değil eti kemikten ayırma maksadıyla atıldığını, acısını iliklerine kadar hissederek analiz etmiştir. Bir acı ölüme tanıklık etmektense ölümü pahasına bu acıya müdahale etme fedakarlığında bulunmuştur bu yaşlı adam.
Bu coğrafyada yaşayan milletleri bir arada tutan ve tutacak olan yegane harcın İslam olduğunu çok iyi analiz etmiştir. Bu harcın bozulması halinde tuğlaların birer birer düşeceğini ve bu binanın yıkılacağını çok iyi görmüştür altmışlık Kürd alim.
Milliyetçilik/ırkçılık üzerine inşa edilmiş her devletin içindeki diğer ırklara tasallut edeceğini ve bunun diğer milletlerde de bu duyguların yeşermesine sebep olacağını ve iflah olmaz bir kısır döngünün içine savrulacağımızı çok iyi görmüş bu cesur ve zeki ihtiyar.
Belki taktiksel ve teknik düzeyde çok iyi bir savaş stratejisi izleyememiş, belki bir savaşın içinde bir anda kendini buluvermiştir. Belki patlayan bir savaşta imkansızlıklar ve ihanetler yüzünden “zehirli” bir yenilgi yaşamıştır. Ancak aynı ateşe su dökmek isteyen ve aynı zulme başkaldıran başta İskilipli Atıf hoca olmak üzere bir çok Türk alim de silahsız olduğu halde Şêx Seid gibi darağacında sallandırılmıştır. Bu da bize gösteriyor ki Şêx Seid sadece kürd olduğu için ya da silahlı olduğu için asılmamıştır. İskilipli kardeşi gibi silahsız da olsaydı, Türk de olsaydı yine de darağacında sallandırılacaktı. Çünkü ikna ile değil imha ile yol alan batı felsefesinin iğfal edilmiş “vekil zihinleri” ahkam makamını işgal etmişlerdi memleketimde. Ve Ankara’nın, bin yıllık kardeşlik binasını yerle yeksan ettiğini ve bunun İslam coğrafyasına nelere mal olacağını çok iyi görmüştü o günün kıyam erleri.
Nitekim bu coğrafya yüz yıldır, hasseten ulus devletin beraberinde getirdiği kavmi çatışmaların bütün yükünü taşımakla kalmamış, derin bir husumet tohumunu da kardeşler arasına ekmiştir.
Bu gün ümmetin önünde iki seçenekten biri, meşruiyetini sebep olduğu iç çatışmalarla kaybetmiştir ki bu denenmiş milliyetçilik ve ırkçılıktır. İkincisi ise tarihin ve konjonktürün bize dayattığı ve herkesin koro halinde seslendirdiği ve mücadelesini verdiği vahdettir/ümmettir. Yani bu gün herkes Şêx Seid ve İskilipli Atıf Hoca’nın uğruna başlarını verdiği çizgiye gelmiş ve bu mücadeleyi vermektedir. Zira zaman zaman iyi polis-kötü polisi oynasalar da tecrübe bize gösterdi ki Hristiyan dünyası bize karşı yekparedir ve Siyonizmi korumada tek yürektir.
İşte Şêx Seid bu büyük felaketi yüzyıl önce görmüş ihtiyar bir kahramandır. Bu nedenle bu karhamanı içerde “İngiliz işbirlikçisi”, dışarıda ise şeriatçı olarak lanse etmişler.
Ve yine bu sebeplerden olsa gerek bu ihtiyar aklanmalı. Bu yaşlı kahramanın kardeşlik uğruna canını verme fedakarlığı, bu günün kardeşlik seçeneğine mecbur yeni nesillere ders kitabı olarak okutulmalı.
Dört parçaya bölünmüş Kürdler sadece dört parçada bir iç çatışmanın dinamiği olmamışlar, yanı sıra bu dört ülkenin rüzgârının ulaştığı tüm Ortadoğu’da büyük ve iflah olmaz bir handikabın elverişli malzemesi olmuşlar. Hatta batının şer gücü, buralara gelmeye kendisi için malzeme yapmıştır bu bölünmüşlüğümüzü.
Bu gün İslam alemine istenilen fayda sağlanamıyorsa, Filistin ateşten kurtulamıyorsa, Irak’a derman olunamıyorsa, Suriye’de bataklık kurutulamıyorsa, Suud’a ayar verilemiyorsa, İran ile köprüler kurulamıyor ise, İsrail muhasara edilemiyor ise bunda, çözülmeyen Kürd meselesinin ayaklara pranga olmasının payı oldukça büyüktür.
Şêx Seid ulusalcı bir devletin Kürd’leri batının kucağına atacağını, bunun da bir iç ifsada dönüşebileceğini; hakeza Batıcı bir dayatmanın Türkler için de bir felaket olacağını öngörmüş biridir.
Elbette mahalleyi saran yangını evimizden başlayarak söndürmeli. Bu en makul yoldur. Bu tutum, diğer evlerin yanmasına lakayt kalmak değildir.
Bazen kendi evinizi söndürür sonra komşuya koşar birlikte onun evini de söndürürsünüz. Bazen kendi evinizi kurtaramadan evle birlikte yanar gidersiniz. Bu durumda eğer ölürseniz hain damgası bile yiyebilirsiniz. Yok evinizle birlikte komşuyu da kurtardınız mı o zaman da büyük bir kahraman olursunuz. Aynı niyete iki farklı sonuç; hain veya kahraman…
Şêx’i anlamadan şêx olamazsınız.
Mehmet Gülsever - İnzar
Benzer Haberler
İmam Ebu Hanife Kimdir? Hayatı ve Görüşleri
MUSTAFA ÇELİK HOCA KİMDİR?
Bir Değişimin Hikâyesidir Halife Ömer’in Hayatı
Kendi Dilinden Yusuf İslam'ın Hayat Hikayesi
Abdulkadir Molla Ve Bangladeş -1
Biyografi nedir? Özellikleri
Bibliyografya Nedir?
OTOBİYOGRAFİ NEDİR?